
Çocuklarını güzel bir şekilde eğitmeyi tüm anne-babalar
istiyor. Herkesin niyeti çok iyi. Ancak iyi niyetler doğru davranışlarla
birleşmediğinde ortaya da doğru sonuçlar çıkmıyor. Bazen eğitim için
kullandığımız ve genelde anne-babalarımızdan gördüğümüz yöntemler çocuklarımızı
olumsuz etkileyebiliyor. Anne-babalar olarak, çocuklarımızı eğitirken genel
olarak beş temel yanlış yapıyoruz. Bu yanlışları detaylıca açıklamak yerine
örneklerle aktarmak istiyorum.
1) Evlatkolik
Anne-Baba
Bazı anne-babalar çocuklarına o kadar bağlıdırlar ki, bu
bağlılık artık karşılıklı bağımlılığa dönüşmüştür. Onları yanından ayırmak
istemezler ve aşırı korumacı davranış sergilerler. Bu ailede yetişen çocuklar
genelde çekingen olurlar.
Senaryo 1
- Bey, bu çocuk bir türlü kendi yatağında yatmıyor. Devamlı
bizimle yatmak istiyor. Ne yapacağız?
- Bir şey olmaz ne olacak?
- Ama geçenlerde televizyonda bir uzman, çocukların
yataklarını 2 yaşından sonra ayırmak gerektiğini söyledi. Bizim oğlan 5 yaşına
geldi, hala bizimle yatıyor.
- Onlar da çokbilmiş canım. Çocuk yatağı ayırınca bas bas
bağırıyor. Kıyamam ben yavruma.
Senaryo 2
- Baba bana bisiklet alır mısın?
- Oğlum alırım ama bisikletten düşüp bir yerini
kırabilirsin. Bu nedenle büyüyünce alırım.
- Ama baba ben büyüdüm.
- Biraz daha büyümen lazım. Allah korusun başına kaza gelir.
Üzülürüz sonra.
Senaryo 3
- Ya hanım şu çocuğu biraz da dedesine bıraksak.
- Olmaz. Ben çocuğumu kimseye bırakamam. O yanımda
olmadığında kendimi huzursuz hissediyorum.
- E, böyle olunca da çocuk dizinin dibinde pısırık
yetişiyor.
- Ne yapayım çok seviyorum oğlumu ve ondan hiç ayrılmak
istemiyorum. Pısırıklığı senden geçme. Yanımda olmasıyla bir alakası yok.
2) Mükemmeliyetçi Anne-Baba
Bazı anne-babalar ise çocuklarının elde ettiği hiçbir
başarıdan memnun olmazlar. Daima daha iyisini, daha iyisini beklerler.
Mükemmeliyetçi anne-babaların çocukları için hayat çok zordur.
Senaryo 1
- Oğlum getir bakalım karneni.
- Baba takdir aldım.
- Hmms. İki tane beş, diğerleri dört. Bunlar neden beş değil
yavrum?
Senaryo 2
- Anne, anne! Yazılıdan tam tamına 90 aldım.
- Aferin oğluma. Peki, neden 100 değil yavrum? Bence biraz
daha çalışsan 100 alırdın.
- Anne sen de hiçbir şeyi beğenmiyorsun ya!
Senaryo 3
- Kızım, salonu da sen siliver. Ben yoruldum.
- Tamam anne!
- …
- Anne salonu sildim, şimdi arkadaşlarıma gidebilir miyim?
- Dur, bir bakayım! Bak kızım şu köşede hala toz kalmış. Hem
camlardaki parmak izleri de pek geçmemiş.
- Anne ya! Bir kere de teşekkür et.
- Yarım işin neyine teşekkür edeyim kızım.
3) Kıyaslayıcı
Anne-Baba
Kimi anne-babalar ise çocuklarını sürekli başkaları ile
kıyaslarlar. Bu kıyas, çocukları o kadar huzursuz eder ki, zamanla
kıyaslandıkları kişiye karşı içlerinde olumsuz duygular oluşur.
Senaryo 1
- Bak yavrum komşunun çocuğunu görüyor musun? Okuldan gelir
gelmez dersini yapıyormuş o. Ya sen?
- Ben de yaparım anne.
- Hep yaparım, ederim. Bir kere de yaptığını görsem.
Senaryo 2
- Bak oğlum, amcanın çocuğunu gördün mü, sınavdan 490 puan
almış. Üstelik senin yaşında. Sen de böyle boş boş gezin bakalım.
- Başbakan da senin yaşında baba! O başbakan, ya sen?
Senaryo 3
- Bak kardeşini gördün mü, ne güzel de yemeğini yiyor. Sen
böyle aç kal.
- Madem güzel yiyor, benim yemeğimi de o yesin.
- Terbiyesiz. Geç çabuk sofraya. Yoksa kırarım kemiklerini.
4) Aşağılayıcı Anne-Baba
Bazen anne-babalar çocukların fiziksel özelliklerini,
gösterdikleri yanlış davranışları göz önüne alarak aşağılama ve hakaret içeren
sözler sarf ederler. Evde aşağılamaya maruz kalan çocukların özgüvenleri düşük
olur.
Senaryo 1
- Seni koca kafalı. O koca kafanın içinde azıcık da akıl
olsa derslerinden güzel notlar alırdın.
- …
- Geç çabuk odana. Dersini çalış, hadi.
Senaryo 2
- Söyle bakalım, sen mi kırdın bu vazoyu?
- …
- Sakarın tekisin ne olacak? Tam bir sakar. İnsan birazcık
yaptığı işe dikkat eder. Kör müsün yoksa?
Senaryo 3
- Cebimden parayı sen mi aldın?
- …
- Seni geri zekâlı hırsız. Sen mal mısın çocuğum, he? O
kalın kafana sok şunu: Bir daha cebimden izinsiz para alırsan gebertirim seni.
5) Tehditkar
Anne-Baba
Anne-babaları bazen eğitim yöntemi olarak tehdidi denerler.
Ancak tehdit edilen kişinin tüm enerjisi söner ve kendisini tehdit edene karşı
içinde kızgınlık oluşur.
Senaryo 1
- Hele bi notlar düşük gelsin. Ben sana o zaman ne
yapacağımı biliyorum?
- …
- Sanayiye vereceğim seni, sürüm sürüm sürün de aklın başına
gelsin emi!
Senaryo 2
- Kalk artık şu bilgisayarın başından.
- Anne, biraz daha..
- Akşam baban gelsin, seni ona söyleyeceğim. Olacakları sen
düşün!
- Üff, anne yaa!
Çocuklarımızı doğru eğitmenin yollarını öğrenmeden önce,
onları eğitirken yaptığımız yanlışları terk etmemiz gerekiyor.
* Bağlılık ayrı şeydir, bağımlılık ise ayrı. Anne-babalar
çocuklarına bağlı olabilirler ancak onların dizlerinin dibinden ayırmayacak
kadar ileri giderse bu bağlılık o zaman çocuklar çekingen ve özgüvensiz bir
şekilde yetişir.
* Hiç birimiz mükemmel olmadığımız için çocuklarımızdan da
mükemmel olmalarını bekleyemeyiz.
* Her çocuk özeldir ve farklıdır, bu nedenle sadece kendisi
ile kıyaslanabilir.
* Aşağılamak çocuğun ruhunu incitir ve anne-babaya yakışmaz.
* Tehdit bir eğitim yöntemi değildir. Buna mukabil cezayı
bir eğitim aracı olarak kullanabiliriz.
Özetle, çocuklarımızı doğru eğitmenin ilk adımı, onları
eğitirken kullandığımız yöntemleri terk etmektir. Ve tüm çocuklar, doğru bir
şekilde eğitilmeyi hak etmektedir.
Mehmet Teber - Haber
7
Hiç yorum yok:
HTML kodu kullanarak yazılan yorumlar onaylanmaz.
Yorumlarınızı yazarken menüden "Anonim"i seçiniz. Yoruma ad soyadınızı yazabilirsiniz.
Eğer bir Gmail hesabınız var ise, menüden "Google hesabı"nı oturum açıp seçebilirsiniz.
Menüden Adı/URL seçeneği ile, adınızı ve e postanızı yazabilirsiniz.