![]() |
Bayburt Evi |
BAYBURT
Bayburt’a
ziyaretim bir davet ile başladı. Bir gün Ahenk’te iken Abdülcelil isminde bir
öğretmen aradı. Yaptıkları SODES projesinden bahsetti ve beni Bayburt’a davet
etti. Bu sene şehir dışına çıkmaya pek sıcak bakmıyordum genelde. İstanbul’daki
işlerimi aksattığı içindi genelde bu. Ancak Bayburt yeni bir yerdi benim için
ve ben yeni yerleri görmeyi çok seviyordum. Hatta yeni yer görme benim için bir
tutku olmuştu. Gerekli planlamayı yaptık. Toplam 3 gün Bayburt’ta kalacak ve 8
eğitim verecektim. Öğrencilere, öğretmenlere ve velilere.
Kısaca Bayburt
Bayburt bir
Karadeniz ili. Genelde Doğu Anadolu’da diye bilinir ama bir Karadeniz şehridir.
Velakin iklim olarak ve insanların yapısı olarak Doğu Anadolu’yu andırıyor
bence. Bayburt 1989 yılında Özal’ın girişimi ile Gümüşhane’den ayrılarak il
olmuştur. İl olması sonradan olduğu için pek tarihi yoktur diye düşünüyorum
ben. Velakin Bayburt’un tarihi Milat’tan öncesine kadar dayanır. 2013 Nüfus
sayısına göre Bayburt’un nüfusu 75.000’dir. bu açıdan Türkiye’nin en az nüfusa
sahip olan ilidir. Bu özelliğinin Bayburt için bir alay konusu olması çoktur.
Bu nedenle Bayburt’lularda en az nüfusa sahip olmaktan dolayı bir üzüntü ve
kırgınlık gözlemledim.
![]() |
Bayburt Şehitlik |
Bayburt’a Ulaşım
Bayburt’a
direk uçak yok. İki türlü ulaşım var. Erzurum ya da Trabzon’a uçakla inip 2
saatlik bir yolculuğun ardından Bayburt’a ulaşmak mümkün. Ben Erzurum üzerinden
Bayburt’a ulaştım. İstanbul’dan 2 saat süren bir yolculukla Erzurum’a ulaştım.
İndiğimde bir soğuk havanın beni karşılayacağını düşünmüştüm ama olmadı. O
kadar kalın giymeme gerek olmadığını inince anladım. Hava soğuk ama üşütücü
değildi. İstanbul’un insanın içine işleyen bir soğuğu varken, Bayburt ve
Erzurum’un kuru soğuğu var. Havalimanında beni karşılayan Mahir ve Abdulcelil
Hoca oldu. Hemen yola koyulduk ve Bayburt’a yöneldik.
Kop Dağı
Bayburt’a
ulaşımın en zorlu etabından biri Kop Dağı. Araba ile bu dağın zirvesini
aştığınızda yol büyük oranda bitmiş sayılıyor. Dağın zirvesinde bir şehitlik
var. 6000 şehit var burada. Kurtuluş savaşında sıcak denizlere inmeyi
hedefleyen Ruslar 3-4 günde geçmeyi planladıkları Kop Geçidi’nde 5-6 ay
takılırlar. Deli Halit Paşa ve askerleri kahramanca mücadele eder ve geçişe
izin vermez. Rusya’da ihtilal çıkınca Ruslar geri dönerler. Buradaki mücadele o
kadar zor ve çetin geçmiştir ki, 2. Plevne olarak bilinir. Ruslar bu savunmada
40.000 kayıp vermiştir. Bayburt’ta bu savaşa dair anıları olan çoktur. Çok
değil en fazla 100 yıl önce çetin bir mücadele yaşanmıştır ve neredeyse her
aileden şehit vardır.
![]() |
Bayburt ve Çoruh Nehri |
Çoruh Nehri
İçinden nehir akan şehirleri severim. Çünkü bu şehirlerin bir letafeti, güzel bir ruhu vardı. Bosna gezimde gördüm ki neredeyse her şehrin içinden nehir akıyor. Nehir kıvrıla kıvrıla akarken şehre de bir gerdanlık gibi güzellik katıyor. Bayburt’un içinden akan nehir ise Çoruh. Şehrin tam da ortasından geçiyor. Ne var ki atrafı güzel bir mesirelik değil ve binalarla dolu. Yine de nehre karşı bir kahve-çay içmek gibisi yok Bayburt’ta.
Bayburt’a Özgü Tatlar ve Sanatlar
Bayburt
deyince akla döner gelir derler. Gerçekten de Çoruh’a bakan bir lokantada
yediğim döneri başka yerde yediğimi hatırlamıyorum. Lor dolması, gendime pilavı
Bayburt’ta tattığım diğer lezzetleri ama pek benim damak tadıma uygun değildi.
Bayburt’un ayrıca çucuk makarna gibi ince uzun bir peyniri var ki, çivil
peyniri deniyor. Kaşar gibi yumurtada, menemende kullanılıyor. Evde birkaç
deneme yaptık biraz tuzlu ama güzel bir peynir.
Bayburt’ta çok
olmasa da birkaç bakır dükkanı var. Gerçekten de sanat eseri ürünler var
içerde. Hepsi el işçiliği. Yine Baybur’t yaşlı teyzelerin tüm vücutlarını saran
bir kıyafet giydiğini görürsünüz. Bu ihramdır. İhramdan üretilmiş çok özel
kravatlar, yelekler ve çantalar var. ihram koyun yününden yapılan el emeği
isteyen, hiçbir yapay malzeme içermeyen bir ürün. İhramdan yapılmış ürünler
gerçekten çok nezih duruyor. Kendime bir yelek ve kravat alırken, eşime de bir
çanta aldım.
Baksı Müzesi
Bayburt’ta bir
müze var ki, eşi Avrupa’da yok. Avrupa’dan ödül almış bir müze. Benzeri
Türkiye’de yok. Bu müze şehir merkezinde değil bir köyde. Merkeze 50 km.
uzaklıkta ve müzeye toplu ulaşımla gitmek mümkün değil. 200 nüfuslu bir köyün
içinde. Kim köye 7 tirilyon harcayıp bir müze yapar derseniz, Prof. Dr.
Hüsamettin Koçan derim. Bir ütopyayı bir hayalini gerçekleştirmiş. Her yıl
müzede çok özel sergiler düzenleniyor ve yurt dışından bile konuklar geliyor.
Müzenin mimarisi bir harika. İnsanın hayallerinin peşinde koşmasının, hayalin
mekan ve yer tanımadığının en güzel göstergesi. Sitesini inceleyebilirsiniz: www.baksi.org
Aydıntepe
ilçesinde tarihi milat öncesine dayanan bir yer altı şehri var. Biraz bakımsız
ve ilgisiz geldi bana. Yine merkezde güzel bir kalesi var. Tarihi çok eski. Ne
var ki bu tarih değerlendirilememiş pek Bayburt’ta. Genelde bakımsız tarihi
eserler. Bir de Bayburt evleri var ki, tam bir estetik harikası ancak bu
evlerden de birkaç tane kalmış ve harabe şeklinde. İlçede gezilmesi için
yapılan evin ise gerçek Bayburt evleri ile alakası yok. Bayburt evleri, Bayburt
taşından yapılıyor ve bu taş mardin taşına benziyor. Evler de Mardin Midyat
evlerini andırıyor.
3 günlük
Bayburt gezimde yeni insanlar, yen yerler görmek beni heyecanlandırdı. Yine
Anadolu insanının sıcaklığı kalbime dokundu. Toplamda 1000 kişiye direk
ulaştık. Dolaylı olarak bir çok hayata dokunduk. Bayburt’a yolum tekrar düşecek
inşallah, Baksı Müzesi için, ihram için ve tabi ki de Çoruh’a nazır güzel bir
döner yemek için…
Mehmet Teber ©
Mehmet Teber ©