![]() |
Soma |
SOMA GÜNLÜĞÜ
Kendimce
önemli gördüğüm projelerde günlük yazmayı seviyorum. Günlük hem bana güzel bir
hatıra oluyor, hem de beni takip eden arkadaşlarım benimle birlikte benim
yaşadığımı serüveni yaşayabiliyorlar. Bundan yıllar önce Van günlüğünü sitemde paylaşmıştım,
şimdi bir proje için Soma’ya geldim ve burada yaşadıklarımızı ve yaptıklarımızı
paylaşmak istiyorum.
BÖLÜM 1: BİR PROJE DOĞUYOR
Soma’da
facianın olduğu 13 Mayıs’tan itibaren aklım hep Soma’nın çocuklarındaydı. Bir
çok çocuk babasını kaybetmişti, bununla da kalmamış herkes ölümü, madeni maden
işçilerini konuşunca Soma’lı çocukların gündemine ölüm girmişti. Defalarca
anlatılan ölüm öyküleri, patlamalar, yakınların ölümü, ağlaşmalar derken birçok
çocuğun travmatize olduğunu tahmin etmek güç değildi.
Bu gibi ulusal
afetlerde ülkenin her bir ferdine bir görev düşer bana göre. Bir pedagog, oyun
terapisti olarak bize düşen görev oradaki çocukların ruh sağlığını korumak için
çalışmalar yapmaktı. Üstelik Pedagoji Derneği gibi bir derneğin de başkanı
olmak, üzerime ayrı bir sorumluluk yüklüyordu.
Öncelikle Pedagoji
Derneği olarak olaydan hemen sonra 15 Mayıs tarihinde Çocuk ve Ölüm
makalesini yayınladık. Ölüm konusunun çocuğa nasıl açıklanması gerektiğini bu
makalede detaylıca ele aldık. Çünkü bu olayla birlikte ölüm, sadece Somal’lı
çocukların değil ülkemizin tüm çocuklarının gündemine girmişti ve ölüme dair
çetrefilli sorular soruyorlardı.
Bundan bir
önceki felaket olan Van Depremi’nde Yeryüzü Doktorları Derneği ile hareket
etmiş ve Van’da güzel çalışmalar yapmış, çalışmamızı da güzelce raporlayarak
kamuoyu ile paylaşmıştık.
Aynı çalışmayı Soma için de yapabilirdik. Harekete geçme zamanıydı.
Tecrübeler Yol Gösterir
Van’a
gittiğimizde Van merkez ilçesine bağlı köyleri gezmiş, oradaki çocuklarda ruh
sağlığı taraması yapmış ve psikososyal destek çalışmaları yürütmüştük. Bu
çalışma esnasında birçok çocuğun deprem sonrası ciddi kaygı geliştirdiğini,
depresif özellikler gösterdiğini gözlemlemiş ve onları bir uzmana yönlendirmek
istemiştik. Ancak uzman olarak sadece psikiyatristler vardı ve çocuklara terapi
yapacak kişiler yoktu. Van’dan döndüğümüzde yüreğimiz hep buruktu. Biz bir
iyileştirme çalışması yapmıştık ama şiddetle terapiye daha derin çalışmaya
ihtiyaç duyan çocuklar vardı. Bu çocukları görüp, onların acısına tanıklık edip
onları öylece bırakıp dönmek içimizi acıtmıştı. Okullar kapandığı ve planlama
yapamadığımız için terapi için yeniden Van’a gitme imkanımız olmamıştı.
Soma olayı
gerçekleştiğinde bu nedenle hiç acele etmedik. Çünkü gidip durum tespiti yapmak
istemiyor, bizzat terapi yapmak istiyorduk. Yani genel sağlık taraması yapmak yerine
ameliyata muhtaç çocuklara ulaşmak istiyorduk. Bu seferki planlamalarımızı
travmaya maruz kalan çocukların terapisine üzerine yoğunlaştırdık. Soma’da oyun
terapi odaları kuracak ve burada çocuklara terapi yapacaktık. Her projenin
tetikleyicilere ve yüklenicilere ihtiyacı vardır. Bizim projemizin
tetikleyicileri ise Yeryüzü Doktorları’nın büyük gönüllüsü Havva Hanım ve
THY’den Hatice Hanım’dı.
Birebir Terapi Zor İş
Afet ve
felaketler sonrasında birebir terapi yapmak çok zor. Öncelikle terapi bireysel
bir iş. Yani bir saatte en fazla bir çocukla görüşebilirsiniz. Aynı çocukla tek
seans terapi yapılamaz, terapi demek uzun bir süreç demektir ki, bilimsel
olarak etkisi kanıtlanmış en kısa oyun terapisi 6 seanstır. Yani Soma’ya giden oyun
terapisti bir hafta kalsa, günde saat başı bir çocuk görse en fazla o bir
haftada 8 çocuğa ulaşabilir. Yani bir haftalık tam zamanlı bir çalışma ile 8
çocuk rehabilite edilebilir. Yüzlerce çocuğun etkilendiği felaketleri
düşündüğümüzde çok geniş bir ekibin çalışması gerekir ki her çocuğa terapi
yapılabilsin.
Birebir
terapideki ikinci zorluk ise çocukları kurulan terapi merkezlerine taşımak.
Düşünün bir köy var, orada 3 çocuk var faciadan etkilenen, ya o çocukları
hergün araba ile alıp terapi merkezine getireceksiniz, ya da köye gidip terapi
merkezi kuracaksınız. Böyle birçok köy, semt, kasaba olduğunu düşünürsek
birebir terapinin uygulaması gerçekten zorlaşıyor. Her çocuğun terapi saati
ayrı olduğu için toplu servis kaldırmak da mümkün değil.
Üstelik
çocuklara terapi yapabilecek yetkinlikte ülkemizde yeteri kadar uzman yok.
Çocuklarda travma sonrasında en etkili yöntemler EMDR ve Oyun Terapisi. Ancak
her iki alanda da uzman sayımız az. Bu uzmanlar genelde özel sektörde çalışıyorlar.
Dolayısı ile tüm iş akışlarını, randevularını iptal edip gelmeleri kolay değil.
Devletin elindeki sosyal hizmet uzmanları, rehber öğretmen ve psikolojik
danışmanlar, psikologlar ve psikiyatsitler psikososyal destek çalışmalarını
rahatlıkla yürütebiliyorlar ama iş birebir terapiye gelince yetersiz
kalabiliyorlar. Bu nedenle bireysel terapide uzman bulmak da kolay değil. Allah’tan
ki EMDR bilen arkadaşlar oldukça aktifler ve güzel çalışmalar yapıyorlar.
Az Olsun Öz Olsun
Bu zorlukları
biliyorduk ve elimizde Van tecrübesi de vardı. Çok çocuğa ulaşıp genel çalışma
yapmaktansa az çocuğa ulaşalım ama derinlikli çalışma yapalım istedik. Bu
fikirlerin sonucunda Soma’da etraf sakinleştiğinde, ortalık dinginleştiğinde 2
oyun odası kurup orada 8 gün kalarak 16 çocuğa terapi yapmayı hedefledik. Bu
projenin ilk etabıydı. Proje istediğimiz gibi yürürse ve destek ve talep
geldiğinde projenin devamını getirebilecektik.
Yardım Etmek Ne Kadar Zormuş
Projemizi
yazdık ve ilgili birimlerle iletişime geçmeye çalıştık. Soma olayı bana
gösterdi ki, yardım etmek gerçekten zor bir iş. Bir sürü yazışmalar, izinler,
prosedürler var aşmanız gereken. Size oyun terapi odası için yer gösterilmesi,
faciadan olumsuz etkilenmiş çocukların listesinin ulaşması gerekiyor ki yola
çıkabilesiniz. Konaklama, ulaşım, doğru çocukların seçimi başlı başına uzun
süreçler oldu. Yeryüzü Doktorları’ndan fedakar arkadaşların gün boyu yürüttüğü telefon
ve yazışma trafiği olmasa bu proje gerçekleşemezdi.
Soma’ya birçok
kişi ulaşmak ve yardım etmek istiyordu. Bu yardım taleplerini organize etmek,
ehil kişileri seçmek kolay bir iş değil. Devlet görevlileri bu süreçte en çok
çalışanlar ve yorulanlar oldu bu nedenle. Onların da gönlünü hoş tutarak
kimseyi kırmadan, böbürlenmeden bir iş yapmak istiyorduk. Bu nedenle
adımlarımızı çok dikkatli attık. 2 hafta süren uzun uğraşlar sonunda “yardım
edebilme” iznini ve gerekli belgeleri alabildik. Artık yola koyulma zamanı
gelmişti.
2. Gün için tıklayın
2. Gün için tıklayın